23 Mayıs 2015 Cumartesi

Doğum Sonrası Kadınların Duygusal Değişimleri ve Depresyon


Merhabalar,

Bugün, sizlere günümüzde sıkça duyduğumuz, doğum sonrası annenin yaşadığı ciddi sıkıntılar ile ilgili bir yazı paylaşmak istiyorum...


Doğum Sonrası Kadınların Duygusal Değişimleri ve Depresyon

Bebeğin dünyaya gelmesi sonrasında aile içerisinde yaşanan mutluluk ve coşku ile hemen 
hemen herkesin dikkati ve özeni, dünyaya gözlerini yeni açan o mucizenin üzerinde olmaktadır. 

Ancak 
o mucizeyi dünyaya getiren ve onun hayattaki en büyük dayanağı olacak olan anne bazen geri planda 
kalabilmektedir. Hamilelik sonrasında annenin biyolojik ve psikolojik sağlığının ne derece önemli 
olduğunu anlamak için Milupa, Chicco gibi odağında bebek gelişimi olan markalar, internet sitelerinin  ve duyurularının büyük bir bölümünü de anne sağlığı ile ilgili konulara ayırmaktadır.

Hamilelik dönemi, başlangıcından itibaren hemen hemen tüm kadınların hayatında bir milat 
etkisi yapan, duyguların hızlı bir şekilde değiştiği, biyolojik ve psikolojik nedenlerle hassasiyetlerin 
arttığı ve kadının üzerine anne sorumluluğunu alması birlikte artık hayata farklı bir göz ile bakmasını 
sağlayacak yeni bir dönemin başlangıcıdır. İşte tam da bu dönemin başlangıcında, kadınlar 
hayatlarındaki bu ani değişime farklı tepkiler verebilmekte ve süreci farklı boyutlarda 
yaşayabilmektedirler.

Başlarını çevirdikleri her noktada bebekleri ve bebek eşyaları ile karşılaşan 
annelerin bir kısmı – özellikle yaş ve olgunluk olarak henüz anneliğe hazır olmayan yeni anneler doğum sonrası ile başlayan ve uzman görüşüne göre genellikle 6. Hafta sonunda son bulan bu 
duygusal karışıklık sürecini çok sancılı bir şekilde geçirmektedirler.

Bazı annelerin ise ortalama olarak  6 hafta sürdüğü belirtilen bu süreci 1-2 yıl boyunca yaşadığı görülmektedir.
Annenin yaşadığı bu duygusal değişimlerin biyolojik  ve psikolojik nedenlere dayananlar olmak üzere 2 ayrı başlığa ayırabiliriz dediğimizde, biyolojik neden olarak gösterilebilecek en önemli 
durumun, kadının hamilelik dönemi boyunca salgısı  aşırı oranda östrojen ( ikincil kadınlık 
özelliklerinin gelişmesini sağlayan hormon) ve progesteron ( adet döngüsü ve gebelikte rol oynayan 
horman) hormanlarının, hamilelik sonrasındaki ilk 3 günde hamilelik öncesi dönem ile aynı seviyeye 
gelmesi gösterilebilir.
Vücuttaki bu ani hormonal değişim, annenin etrafında gelişen olaylara farklı 
tepkiler vermesine, bebeği ile ilgili endişeler duymasına ve kendini mutsuz hissetmesine neden olur. 

Biyolojik değişimlerin yanı sıra bazı yeni annelerin günlük hayatları ve aile ilişkileri kaynaklı sorunlar da hamileliğin bitimi ile beraber annenin kendini mutsuz hissetmesine yol açmaktadır.

Bunlara örnek 
olarak, doğum sonrasında eşinin işini kaybetmesi, evlilik içinde yaşanan sorunlar, annenin ailesinde 
daha önce doğum sonrası depresyona girmiş bir bireyin bulunması, doğum sonrasında annenin 
sevdiği bir kişinin ani ölümü, annenin daha önce bebeğini kaybettiği bir gebelik dönemi yaşamış 
olması veya annenin sosyal çevresinden yeterli manevi desteği alamaması gibi nedenler örnek 
gösterilebilir.

Annenin yaşadığı bu ruh hali, doğru yönetilmediği ve anneye destek olunmadığı takdirde 
doğum sonrası depresyona (Post Partum Depresyon) dönüşebilmektedir. Annenin doğum sonrasında 
bebeğini emzirdiği için ilaç kullanamadığı düşünüldüğünde, annenin yaşadığı bu depresyon hissinden hızlı bir şekilde kurtularak sağlığına kavuşabilmesi için manevi olarak ailesinin desteğine ihtiyacı 
bulunmaktadır.
Süreç aile desteği ile aşılamaz olduğunda ise uzmanların görüşü, anne sütü yolu ile 
bebeğe zarar vermeyecek bazı antidepresan ilaçların, bir doktor kontrolünde alınması yönündedir. 

Çünkü bebeğe zarar vermek korkusuyla anne ile ilgili bir problemi uygun yöntemi uygulamadan 
çözmeye çalışmak, anne sağlığına zarar verebileceği için uzun dönemde aslında bebek için çok daha 
önemli bir risk oluşturacaktır. 

Bebeğin sağlıklı gelişmesi için en önemli ihtiyacı sağlıklı ve güçlü bir anne desteğidir.
Bebekler  ihtiyaç duydukları bu desteği, annelerinden ne kadar uzun süre alabilirlerse gelişim süreçleri o oranda iyi olur.
Bu nedenle özellikle hamilelik dönemi ve doğum sonrasında anneler sevgisiz ve ilgisiz 
bırakılmamalıdır.
Özellikle eşler ve aileler bu hassas dönemlerinde yeni annenin en büyük destekçisi olmalıdır.


Mutlu ve Huzurlu Günler Herkese

Sevgiler
@sibeldaban



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder